Güzellik avcısı ; stres

Güzellik avcısı ; stres

Günümüz dünyasında stresten uzak yaşamak neredeyse mümkün değil. Stres hayatımızın her yerinde var: işte, ilişkilerimizde, sıkışık trafikte araba kullanırken, gürültü kirliliğinde, bilgi bombardımanında ve müthiş ...

Güzellik avcısı ; stres

Günümüz dünyasında stresten uzak yaşamak neredeyse mümkün değil. Stres hayatımızın her yerinde var: işte, ilişkilerimizde, sıkışık trafikte araba kullanırken, gürültü kirliliğinde, bilgi bombardımanında ve müthiş ...

Güzellik avcısı ; stres
01 2008 - 16:11

Günümüz dünyasında stresten uzak yaşamak neredeyse mümkün değil. Stres hayatımızın her yerinde var: işte, ilişkilerimizde, sıkışık trafikte araba kullanırken, gürültü kirliliğinde, bilgi bombardımanında ve müthiş bir hızla ilerleyen teknolojik değişimlerde. Sabah kalktığımız andan itibaren, okurken, yürürken, mesaj yazarken, yemek yerken, araba kullanırken, telefonda konuşurken, e-mail atarken hep stresle iç içeyiz.

Bu stresli durumlara alışığız aslında. Ne kadar şikayet etsek de, çalışmaya programlanmış gibiyiz. Kadınların hayatları ise çok daha karmaşık! Hormon ve sinir sistemimizi alt üst eden, bu uzun dönemli kronik stresten başka bir şey değil. Tabii bundan cildiniz de nasibini alıyor.

İki insanın aynı durumda, aynı tepkileri vermediği ve birinin stresli bulduğu şeyi diğerinin öyle bulmadığı bir gerçek. Stresin kendisi aslında o kadar da olumsuz bir şey değildir; bize bir şeyleri yapma güdüsü verir. Yıkıcı olan, bizim strese verdiğimiz tepkidir. Bizi doğrudan etkileyen şey stres değil, onunla gelen sıkıntıdır. Sıkıntı, duygusal bir baskı hissettiğimizde ortaya çıkar ve buna pozitif bakamazsınız:

Vücudumuz strese üç aşamada tepki verir:
• alarm
• direnç
• yorgunluk

Alarm safhası, “savaş ya da kaç” tepkisini vereceğimiz zamandır. Vücut çok sayıda stres hormonu algılar ve bunlardan bir tanesi, kendini savaşa hazırlayan kortizoldür. Günümüzün stres kaynakları fiziksel şeyler olmasa bile, onunla savaşabilir ya da ondan kaçabiliriz. Alarm süreci bizi sonraki safhalara taşır: direnç ve yorgunluk. Yorgunluk aşamasında vücudumuzda halsizlikten hızlı yaşlanmaya kadar pek çok durumla sonuçlanan şeylerle karşılaşabiliriz.

Normalde adrenalin bezlerimiz strese karşı az miktarda kortizol salgılar ve bu miktar kontrol edilebilecek düzeydedir. Ama aşırı stres bu miktarı artırır. Kortizol genellikle “erken yaşlanma hormonu” diye bilinir, çünkü iltihapın uzun sürdüğü durumlarda gizli kalır ve bağışıklık sistemine zarar verir, kas yoğunluğunu azaltır. İnsülin ve yağın depolanmasını artırır. Tüm bu sebepler yüzünden tam bir güzellik avcısıdır.

Kronik stres, aynı zamanda sizi en çok ihtiyaç duyduğunuz güzellik besinlerinizden de mahrum eder. Birleşik Devletler Tarım Bakanlığındaki araştırmacılar, beş gün boyunca strese maruz bırakılan insanların kandaki mineral seviyelerini ölçtüler. Sonuçlar, yeterli besin alımına rağmen, kandaki bazı minerallerde %33 oranında düşüş olduğunu göstermektedir.

Stres durumunda kaybedilen en önemli şeyler C vitamini, B vitamini ve magnezyumdur. Tüm bunlar cildin ışıltısı için gereklidir. Kronik zihinsel ve fiziksel stres sırasında, magnezyum hücrelerinizden dışarı çıkar ve kanınıza karışır, oradan da idrarınızla atılır. Ne kadar stresli olursak o kadar çok magnezyum kaybederiz.

Yapılan son araştırmalar kronik stresin, hücresel seviyede yaşlanmaya neden olan biyolojik faktörleri etkilediğini göstermiştir: telomer uzunluğu, telomer aktivitesi ve oksidatif stres. Telomerler, kromozomların ucunda bulunan ve DNA ile proteinden oluşan başlıklardır. Bu telomerler yaşla beraber kısalır, ancak vücudumuzda telomeras denen ve telomerleri koruyan bir enzim bulunmaktadır. Aşırı serbest radikal etkinliğinden kaynaklanan oksidatif stresin DNA’ya zarar verdiği ve telomerlerin kısalmasını hızlandırdığını ortaya çıkaran bir araştırma yapılmıştır.

San Francisco California Üniversitesi’nde (UCSF) yapılan bir araştırma, aşırı strese maruz kalan birinin telomer uzunluğunun, maruz kalmayana oranla on yaş daha yaşlanmış birininkine eşit olduğunu bulmuşlardır. Yoğun stres yaşayan kişilerde telomoras aktivitesi azalmakta ve oksidatif stres artmaktadır. Yazar Dr. Elizabeth Blackburn ve UCSF’nin Biokimya ve Biofizik Bölümü’nde görevli Biyoloji ve Fizyoloji Profeösür Morris Herztein’e göre, “Sonuçlar şaşırtıcı: BU, kronik psikolojik stresin telomeras seviyesini düşürdüğünün, telomerlerin uzunluğunu etkilediğinin ve hücresel yaşlanmayı hızlandırdığının ilk kanıtıdır.” Gördüğünüz üzere, doğru şeyler yemenin yanında, stresi de yönetmek gerekiyor. Bu ve daha fazlasına bir sonraki bölümde ulaşabileceksiniz.

2211 .

  • 0
x