Amerikan Kalp Derneği’nin tavsiye ettiği tipik diyet rehberi halen tehlikeli bir diyettir. Sizi kalp krizi geçirme riskinden koruması ihtimali zayıftır ve kalp krizinin gerilemesine imkan tanımaz. Ölçülülük öldürür. Aslında bu çeşit bir diyet aşırı derecede fazla sayıda insanın kalp rahatsızlığının ilerlemesine sebep olur.
UYARI: Amerikan Kalp Derneği’nin fazlasıyla müsamahakar tavsiyelerini uygulamayın; aksi halde büyük olasılıkla kalp krizi sonucu ölürsünüz.
* Toplam yağ alımı günlük kalorilerin yüzde 30′unu aşmamalıdır.
* Günlük kolesterol alımı 300 mg’dan az olmalıdır.
* Tuz alımı günde altı gram sodyum kloridi geçmemelidir
Amerikan Kalp Derneği’nin diyeti ile benim diyetim arasındaki ufak bir fark şudur: Benim diyetim hafta başına 300 miligramdan daha az kolesterol ve altı gram sodyum klorid içerir. Bir düzinenin üzerinde çalışma gösteriyor ki, Amerikan Kalp Derneği’nin 1. ya da 2. adım diyetini uygulayan koroner damar rahatsızlığına sahip hastaların büyük bir çoğunluğunun durumları kötüye gitmiştir. Hiçbir çalışma Amerikan Kalp Derneği’nin diyetini uygulayan hastaların durumunun tersine döndüğü ya da kötüye giden koroner damar rahatsızlığının durduğunu göstermemiştir.
Buna karşılık, sayısız çalışmada hastaların büyük bir çoğunluğu için kalp rahatsızlıklarının vejetaryen bir diyetle tersine çevrilebilir olduğu belirlenmiştir. Çoğu kez bu diyetler, en verimli diyetlerden değillerdir; yani, Omish programı gibi işlenmiş tahıllara, tuza ve diğer besin değeri düşük yiyeceklere yeterince sınır koymazlar. Yine de birçok hasta üzerinde etkili olmuşlardır.
Tıbbi literatür, Ulusal Kolesterol Eğitim Programı tarafından önerilen diyeti halen “düşük yağlı” bir diyet olarak adlandırmaktadır. Dünya ölçütlerini kullanırsak yüksek yağlı olarak adlandırılması gereken bu diyet, daha da önemlisi bitkilerden alınacak besinler konusunda tehlikeli bir biçimde eksik olması dolayısıyla, besin değeri düşük bir diyet olarak anılabilir.
Sonuç olarak, bu değersiz sayılabilecek tavsiyeyi uygulayan kalp hastaları kalorilerinin yüzde 80′ini işlenmiş yiyeceklerden ve hayvansal gıdalardan aldıkları bir diyetle beslenmektedirler.
Hastaların diyetleri ne kadar yetersiz olursa olsun, çoğu zaten düşük yağlı diyet uyguladığını iddia etmektedirler. Sadece daha az kırmızı et yedikleri için tavuk ve makarnaya dayanan bir diyetin bir şekilde daha sağlıklı olduğuna inanırlar. Ancak tavuk kalbe neredeyse kırmızı et kadar zararlıdır; kırmızı etten beyaz ete geçmek kolesterolü azaltmaz. Bu çeşit geleneksel diyetler kolesterolü yeterli oranda düşürmemelerinin yanında lif, antioksidan, folate, bioflavonoids, ve diğer fitokimyasallar gibi kalbi koruyucu etkenler içermezler.
Düşük yağlı denilen diyetlerin bir diğer temel sorunu da genellikle lif ve fitokimyasal düzeyi yüksek bitkilerden yoksun olmaları ve tasarlanırken kalbi koruyucu yağlan içerme konusunda dikkatli davranılmamasıdır. Örneğin omega-3 yağ asitleri açısından zengin olan cevizin tüketilmesinin koruyucu etkilerini tespit eden çoklu çalışmalar yapılmıştır. 34.192 Kaliforniyalı Yedinci Gün Adventist üyesi üzerinde yapılan çalışma, sıkça işlenmemiş fındık tüketenlerin yaşam boyu iskemik kalp rahatsızlığına yakalanma riskinin yüzde 31 oranında azaldığını göstermiştir. O zaman, kalp rahatsızlığını ortadan kaldırmak için ideal diyet doymuş yağ, trans yağ ve kolesterolden arınmış; besin değeri ve lifi bol ve zayıflığı sağlamak için kalorisi az yiyeceklerden oluşmalıdır. Ancak aynı zamanda yeterli derecede temel yağ asitleri de içermelidir, bu nedenle ceviz ve keten tohumu gibi az miktarda fındık, ceviz ve çekirdek eklemek de önemlidir.