Meyve ve sebzelerde bulunan çok küçük miktarlardaki tarım ilaçlarını tüketmenin etkileri günümüzde bilinmemektedir. Berkeley Kaliforniya Üniversitesi’ndeki Çevresel Sağlık Bilimleri Merkezi Ulusal Enstitüsü yöneticisi Dr. Bruce Amas, kariyerini bu soruya adamıştır ve bu çok küçük miktarların hiçbir riski olmadığına inanmaktadır.
O ve diğer bilim adamları bu görüşü desteklemektedirler, çünkü insanlar ve diğer hayvanlar doğal yiyeceklerin her lokmasıyla doğal olarak meydana gelmiş bu toksinlere maruz kalmaktadırlar. Vücut normal olarak kendi ürettiği metabolik artıkları ve yiyeceklerde doğal olarak oluşan kanserojenleri olduğu gibi tarım ilaçlarını da parçalar ve her an bu zararlı maddeleri dışarı atar. Tüketilen potansiyel kanserojen kimyasalların yüzde 99,99′u bütün yiyeceklerde doğal olarak bulunduğundan, sentetik olan yüzde 0,01′lik kısma maruziyetimizi azaltmak kanser oranlarını azaltmayacaktır.
Bu bilim adamları, insanların daha toksik olan ve yiyecekler üzerinde kalan azıcık tarım ilacı artığından daha yüksek dozlarda olan binlerce doğal kimyasalı tipik olarak sindirdiğini öne sürmektedirler. Dahası, sentetik kimyasalların kanserojen potansiyeli ile ilgili olarak hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar, yiyeceklerde bulunandan binlerce kat yüksek dozlar kullanılarak yapılmaktadır. Dr. Ames, doğal olsun olmasın, bütün kimyasalların büyük bir yüzdesinin yüksek dozlarda potansiyel olarak toksik olduğunu (zehri oluşturan yüksek dozdur) ve ürünlerin üzerindeki az miktardaki kimyasal artıkların, kansere yol açtığına dair bir kanıt olmadığını söylemektedir.
Diğerleri biraz riskin olabileceğine, ama bu riskin kanıtlanmasının zor olduğuna inanmaktadırlar. Bazı kimyasalların toksisitesinin, deneylerde kullanılandan fazla olduğu ve az dozlarda bile potansiyel olarak zararlı olduğu konusunda haklı bir çekince vardır. Hiçbir bilim adamı bu nedenle meyve ve sebze tüketimimizi azaltmamız gerektiğine inanmamaktadır, ama çoğu (ben dahil) yiyeceklerimizde bulunan multipl toksik artıklara maruziyetimizi azaltmamızın akıllıca olacağını düşünmektedir. Yiyeceklerde tarımsal artıkların çoğunu içeren kabukların soyulmasını kesinlikle savunuyorum. Ve elbette ki, yenmeden önce bütün sebze ve meyveler yıkanmalıdır.
Eğer tarım ilaçları ve kimyasal artıklar konusunda kaygılıysanız, süt ürünleri ve sığır eti gibi hayvansal ürünlerde en toksik tarım ilaçları artıkları bulunduğunu unutmayın. Sığırlar ve öküzler ilaçlı yemlerden çok miktarda yediklerinden, belli tarım ilaçları ve tehlikeli kimyasallar hayvansal ürünlerde yüksek oranlarda bulunur. Örneğin özellikle yağlı etlerde ve süt ürünlerinde bulunan dioksin, lenfoma da dahil olmak üzere insanlarda görülen birkaç kanserle ilişkilendirilen en güçlü toksinlerden biridir. Diyetinizde temel olarak rafine edilmemiş bitkisel ürünleri kullanırsanız, otomatik olarak en tehlikeli kimyasallara maruz kalma olasılığını azaltmış olursunuz.
ABD Yiyecek ve İlaç Kurumu’na (www.fda.gov) göre, en yüksekten en düşüğe doğru en kirlenmiş ürünler şunlardır:
SIRA SKOR (200= EN TOKSIK)
1 çilek 189
2 yeşil ve kırmızı taze biber 155
3 ıspanak 155
4 kiraz 154
5 şeftali 150
6 kantalup kavunu (küçük sulu kavun) 142
7 kereviz 129
8 elma 124
9 kayısı 123
10 yeşil fasülye 122
11 üzüm 118
12 hıyar 117
Bu 12 yiyecek toplam tarım ilacı maruziyetimizin yarısından fazlasına neden olur. Bunlar kaçınılması gereken ana yiyeceklerdir (orijinal olarak yetiştirilmiş olanlar dışında).
Eğer mümkünse meyveleri soymak ve tarım ilacı kullanılmadan yetiştirilenler hariç patates kabuklarını yememek mantıklıdır. Organik olarak yetiştirilmemişlerse kıvırcık salata ve lahananın en dış kabuklarını atın; soyulamayan diğer yüzeyler sabun ve su ya da ticari sebze temizleyicileri ile yıkanabilir. Sade su ile yıkamak tarım ilacı artıklarının yüzde 25-50′sini temizler. Şahsen ben organik olmadıkça hiç çilek almıyorum çocuklarım genellikle doğal ürünler dükkanından alınmış dondurulmuş çilek yiyorlar.
Bugüne kadar yiyecek tüketiminin kanserle ilişkisi üzerine yapılan bütün çalışmalar, ne kadar çok meyve ve sebze yenilirse o kadar az kanser ve kalp hastalığı ile karşılaşıldığını göstermektedir. Bütün bu araştırmalar, organik değil, sıradan yöntemlerle üretilen yiyecekleri yiyen insanlar üzerinde yapılmıştır. Bu yüzden açıkça görülüyor ki sıradan yöntemlerle yetiştirilen ürünleri yemenin faydaları teorik risklerinden fazladır.